Bir Osmanlı Kenti Samsun
Samsun ve çevresinde Osmanlı hâkimiyeti yıldırım Bayezid devrinde başlamıştır. Buranın idaresi İskender Paşa’ya verilmiştir. Ankara Savaşında Yıldırım Bayezid’in Timur’a yenilmesi üzerine Samsun yağma v tahrip edilse de bir süre yönetimi Yıldırım Bayezid ‘in oğlu Emir Süleyman’a ondan da 1419’da İsfendiyaroğullarının eline geçmiştir.
Kara Samsun olarak bilinen ve Hristiyan nüfusun fazla olduğu batı kısmı Sultan Çelebi Mehmet zamanında alınmıştır. Böylece Samsun Canik Sancağı adıyla Sivas Eyaletine bağlı bir sancak olarak Osmanlı idaresi teşkilâtında dahil edilmiştir.
Samsun çevresindeki beylikler ise daha sonra padişahlar tarafından peyderpey Osmanlı idaresine alınmıştır.
Samsun İskelesi Sinop Limanı’nın gölgesinde kalarak gelişme imkânı bulamadı. XVII. yy. başlarından itibaren deniz yoluyla gelen Kazakların saldırısına maruz kalan Samsun, bakımsız haldeki Kalenin tamiriyle ve içine muhafız tayin edilmesi suretiyle emniyet altına alındı. 1645 yılında Samsun’a gelen Evliya Çelebi, Samsun Kalesinin deniz kıyısında taştan yapılmış sağlam yapı olduğunu belirtmektedir. Samsun’un lezzetli suyuna dikkat çeken Çelebi, evlerin kiremitli, bağlı bahçeli olduğunu, eğitim kurumlarının az olduğunu kaydetmiştir.
Demir atılabilir nitelikte bir iskeleye sahip olan Samsun’un Yaban Üzümü ve nar rengi armut turşusunun meşhur olduğunu da zikretmektedir. Bunlar fıçılarla İstanbul’a gönderilmektedir. Gemi palamarları tarafından imal edilen Kendir ipinin bütün dünyaya yetecek kadar çok olduğunu da söylemektedir.
1701 yılında buradan geçen Tournefort, Samsun’un adından sözetmekte: “… Eski Atina Kolonisi Amisos’un yerinde kurulmuş bir köyü arkamızda bıraktık.” demekle Samsun bu tarihte henüz gelişme göstermediğini ortaya koymakta.